Demirtaş: İstanbul adayı olsam, billboardlara ayna koyardım
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olsaydı billboardlara ayna koyacağını belirten Demirtaş, "Gerçek bir halk demokrasisi inşa etmeden yapılacak her şey az ya da çok aldatmacadır" dedi.
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 34 gazeteci, yazar ve eleştirmenin birer sorusunu yanıtladı.
Gazete Duvar'dan İrfan Aktan "Selahattin Demirtaş: Dilene dilene değil, direne direne kazanıyoruz" başlığıyla yayımlanan yazısında eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın 34 gazeteci, yazar ve eleştirmenin birer sorusunu yanıtladığını aktardı.
Aktan'ın yazısına göre gazetecilerin Demirtaş'a yönelttiği bazı sorular ve bunlara aldıkları yanıtlar şöyle:
- Mehveş Evin (Gazeteci): Ekrem İmamoğlu ve CHP’nin İstanbul siyasetini nasıl değerlendiriyorsunuz? İmamoğlu, Türkiye’nin demokratikleşmesi adına bir umut mu? 31 Mart’taki gibi 23 Haziran için de seçmenlere bir çağrı yapacak mısınız?
Demirtaş: Davutoğlu yargının ne hale geldiğini beyan etmek zorunda kalıyor, o da mı terörist?,
Kutuplaştırma, öfke dili ve gerilimden usanmış topluma daha birleştirici, kucaklayan bir dille seslenmek ve bunu inanarak yapmak önemlidir. Toplum da buna değer veriyor haklı olarak. Ben dışarıdayken de çok defa söylediğim gibi, umudu kişilere bağlamak doğru olmaz. İlkelere ve bu ilkeler etrafında birleşmiş daha geniş mücadele birliklerine ihtiyaç var. Herkesin demokrasi cephesi gibi kolektif yapıların oluşmasına destek vermesi ve böylesi yapıların parçası olarak mücadele etmesi daha elzemdir. Kişiler üzerinden yürüyen mücadeleler, demokrasi kültürünün oluşmasına yeterli ve kalıcı katkı sağlamaz. Sayın İmamoğlu’nun da mevcut pozisyonunu ve haklı halk desteğini kalıcı hale getirebilmesinin yolu budur. 23 Haziran seçimine ilişkin partim HDP tavrını ortaya koyuyor zaten. Benim de bundan farklı bir tutumum olmaz. Gelişmeleri izleyip, neler yapabileceğimizi partimle istişare edeceğim elbette. A’dan Z’ye Buraya Nasıl Geldik kitabını okudum, çok başarılıydı. Eline, emeğine sağlık.
- Melis Alphan (Gazeteci): Selahattin Demirtaş bir kadın olsaydı, Türkiye siyasetinde bu kadar öne çıkabilir miydi?
Hayatın her alanında olduğu gibi, siyasette de kadınların önüne çıkarılan engelleri aşmak için nasıl bir yol izlerdi? Ayrıca iyimserliğinizi, umudunuzu nasıl koruyorsunuz?
Yaşamın her alanında olduğu gibi, siyasette de kadına yönelik ayrımcılık son derece barizdir. Birlikte siyaset yaptığım kadın arkadaşlarıma yönelik katmerli saldırılar orta yerdeyken bu konuda kimse aksini iddia edemez. Kadınların mücadeleyi nasıl büyüteceklerine benim yol göstericilik rolüne soyunmam işin doğasına aykırı olur. Ben sadece mücadelenin bir parçası olabilirim. Yoksa kadınlar inatla, kararlılıkla ve cesaretle yürüyorlar zaten. “Bir kadın olsaydım” faraziyesi üzerinden bile önerme yapmam, akıl vermeye kalkmam doğru olmaz. Umudu nasıl koruduğuma gelince; yakın zamanda Başak’a yazdığım bir mektupta “Karanlıkta görebilme yeteneğidir, umut” demiştim. Bu yeteneğin gelişebilmesi için de çok fazla okuyup anlamaya çalışmalı, değiştirmek için kesintisiz bir hareket, mücadele içinde olmalısınız. Ben bu şekilde ayakta kalabiliyorum, değerli Melis Alphan.
Demirtaş: CHP'nin bize diyet borcu yok, halka demokratik hizmet borcu var
'RÜYAMDA HAPİSTEYDİM, UYANINCA ‘OH BE, NEYSE Kİ RÜYAYMIŞ” DEDİM'
- Murat Özyaşar (Yazar): Hapisteyken görüp unutamadığınız bir rüyanızı anlatır mısınız?
Sevgili Murat kardeşim, tuhaf bir rüyamı anlatayım o zaman. Bir gece yarısı, rüya görürken aniden uyandım. Rüyamda hapisteydim, uyanınca “oh be, neyse ki rüyaymış” dedim içimden. Sonra da nerede olduğumu hatırlayıverdim. Sarı Kahkaha kitabını istedim, yolda. Şimdiden eline, yüreğine sağlık.
'İSTANBUL'UN YENİ BELEDİYE BAŞKANI, LÜTFEN DAHA YAKINDAN BAKIN'
- Nadire Mater (Gazeteci): 23 Haziran seçiminde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olsaydınız, ana sloganınız, sloganlarınız ne, neler olurdu? Nasıl bir İstanbul vaat ederdiniz ki, bu farklılıklar/farklar sadece size oy verenleri değil, size oy vermeyi aklından geçirmeyenlerin bile sandık başında bir an da olsa Demirtaş’ı düşündürtecek kadar gönüllerini çelerdi?
Doğrudan demokrasinin hayata geçebilmesi için gerekenleri yapardım. Bütün ilçelerdeki bütün meydanlara ücretsiz ve hızlı wi-fi bağlantısı sağlardım. Özel bir kodla herkesin telefonuna yüklenmiş programlarla, isteyen herkesin belediye meclisinin ve belediye başkanının alacağı tüm kararlar için online oylamaya katılabilmesinin yolunu açardım. Karar alma, öneride bulunma, eleştiri yapma ve denetleme süreçlerinin tamamı tüm İstanbullulara açık hale gelinceye kadar bunu yaygınlaştırırdım. Bu şekilde referanduma tabi tutulmamış hiçbir kararı almaz ve uygulamazdım. Gerçek bir halk demokrasisi inşa etmeden yapılacak her şey az ya da çok aldatmacadır. Demokrasi kültürünü geliştirmeden ne farklılıkları bir arada yaşatabiliriz ne emek ve doğa sömürüsünü engelleyebilir ne de talanı, yolsuzluğu, hırsızlığı önleyebiliriz. Bütün billboardlara koyacağım aynanın üzerine de seçim sloganımızı yazardım: “İstanbul’un yeni belediye başkanı. Lütfen daha yakından bakın