Erdoğan: Anketlere güvenim kalmadı

Erdoğan: Anketlere güvenim kalmadı

Cumhurbaşkanı Erdoğan gündeme dair açıklamalar yaptı: Ne tür sıkıntılar çekiyorsak plansızlıktan çekiyoruz. Kaçak yapılar, plansızlıklar hakkaniyetle hazırlanmadığı için bedeller ödendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN TÜRK-Kanal D ortak canlı yayınında Hande Fırat ve Hakan Çelik’in sorularını yanıtladı. Erdoğan, “Ortak yayın sebebiyle tüm halkıma en kalbi selam, sevgilerimi gönderiyorum. Bugün önce sabah Tershane İstanbul ile adım attık. Şimdi Haliç kıyısında çok çok muhteşem bir proje 2020 kasım ayına kadar hayata geçecek. Bugün onun temel atma törenini gerçekleştirdik” dedi.

İşte Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları:

MEYDANLARDA DURUM NE?: Erken başladığımız seçim kampanyası ile birlikte meydanlar şuan gayet iyi. Tüm bu meydanların yanında halkın özellikle şuanda seçimi hazmetmesi hangi konumda, genel itibariyle bunu da masaya yatırmak lazım. Gün geçtikçe bu kızışıyor. Vatandaşın özellikle verilen mesajları alması verilen mesajlar üzerinden istikamet belirlemesi, bir de ideolojik formatlama ile siyasi partileri değerlendireler var. Beklentim milletin yatırımla değerlendirmesi.

Muğla’da önce Fethiye ilçesine uğradım, planda yoktu hemen haber gönderdim. Bodrum’da herhangi bir hazırlık yok, orada duvarın üzerine çıktık, toparlanmış olan Bodrumlu kardeşlerime seslenme fırsatı bulduk. Yoğun bir çalışmayla devam ediyoruz. Yoğun bir çalışma sürdürüyorum.

KAMPANYANIN YOL HARİTASI NE?: Ne tür sıkıntılar çekiyorsak plansızlıktan çekiyoruz. Kaçak yapılar, plansızlıklar hakkaniyetle hazırlanmadığı için bedeller ödendi. Kesinlikle hakkaniyete uygun şekilde bu planlar uygulanacak. Bizde bir anlayış var. Her evde bir tane otomobil olurdu, şimdi yetmez iki olsun, üç olsun böyle bir anlayış var. Fazla otomobil anlayışı olunca da araç park etmede sıkıntı yaşanıyor. Dikey mimarinin getirdiği anlayışla onların altında otopark oluyor ancak daha önceki yapılaşmalarda apartman altında otopark yok. Sokağa otomobilini park ediyor. En ufak bir yangında itfaiyenin girmesini engelleyen durumlar.

(MANSUR YAVAŞ İÇİN) ‘CHP ADAYI OLDUĞU BİLİNİRSE OY ALAMAYACAĞINI BİLİYOR’: Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara’daki seçim yarışı hakkında ise, “Ankete pek güvenim kalmadı. Ankara’da tecrübe ve dürüstlük arz ediyor. Mehmet Özhaseki Bey 5 dönem Kayseri’de başkanlık yapmış bir isim. Hakikaten çok farklı bir Kayseri inşa etti. Çevre Şehircilik Bakanı olarak da en büyük ispatı Güneydoğu, Doğu’dur. Konut noktasında da çok ciddi konut yapımına da girdi. 20 bine yakın o bölgede konut yapıldı. Aynı şekilde Şırnak, Nusaybin, buralarda ciddi konut yapımına girdik. Hakkari’de kim derdi ki Hakkari’ye havalimanı yapılacak. Biz Selahattin Eyyubi Havalimanı’nı yaptık. Ayrım yapmadık. Biz öyle bir şey düşünmedik. Burası da bizim memleketimiz. Van, aynı şekilde… Van depreminden sonra Van’a yaptığımız yatırım o kadar önemli ki. Hiçbir yerde biz bu ayrımı gütmeden çalışmalarımızı yürüttük. Şimdi Ankara’da Mehmet Özhaseki Bey yoğun bir çalışmanın içerisinde. Ankaralı kardeşlerim Sayın Özhaseki ile yola devam etme kararını alırsa Ankara çok şey kazanacak. Bakın şu anda CHP adayının afişlerinin altında CHP logosu yok. Burası çok ilginçtir. İsmine oynuyor. CHP adayı olduğu bilinirse oy alamayacağını biliyor. Siyaset bir defa şeffaf olarak yapılır. Gizli olarak yapılmaz. Çık açık açık söyle. (Mansur Yavaş) Geçmişinde bu MHP’liymiş. Artık kimse onun geçmişine bakmıyor, bugününe bakıyor. Bugününe bakarak değerlendirmesini yaptığı anda benim MHP’li kardeşlerim de ona kesinlikle oyunu vermeyecektir” dedi.

‘KAYYUMLAR ATANABİLİR’: Erdoğan, “Kayyım atamaları olacak mı?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Terörle ilişkisi olmayan seçim kazanmışsa, o insanlara adımımız olmaz. Ama terörle ilişkisi seçim öncesi tespit edilememişse, daha sonra tespit edilirse onu orada tutmayız. Bunu ben değil yasalar söylüyor. Devletten aldığı parayı Kandil’e boca ediyorlar. Biz bu milletin parasını yatırım yapsınlar diye ödüyoruz. Tabii ki kayyumlar atanabilir. Bu kanunun, hukukun verdiği bir haktır. Biz halkımızı zulme teslim edemeyiz. Yerelde beka olmayınca genelde de olmaz. Zillet İttifakı kendi içinde koltuk kavgasında. Bizim böyle bir derdimiz yok. Kayyum atamalarında geç kaldık biz geç. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Bu ülkeyi bölmek isteyenlerle yapılan ittifakı ne tarih ne millet affetmeyecektir.”

ENDİŞELİYİM, KORKUYORUM: Kartal’da yaşadığımız felaketteki sıkıntı buraya 3 kat izin almış, 8 kat-10 kata çıkarmış. Bu tamamen kaçak yapılaşma. Bu tehdit bir minik depremde faturası ne olur belli değil. Ama ben bundan endişeliyim korkuyorum.

Kentsel dönüşüm dedik çalışma başlattık. Kentsel dönüşümde biz burada oturanlara kiralarını verelim, kendileri hemen kiraya geçsinler. Biz sonrasında burayı gönüllülük esasına göre yıkalım, TOKİ ile olmazsa müteahhitler ile burada konutları yapalım ve bu konutlara kendilerini oturtalım. Başka yerlerde TOKİ konutları var buyursunlar orada otursunlar.Kentsel dönüşüm şehir güzelliğini de getirecek. Benzersiz şehirler anlayışı ile de tarihten gelen hikayelere uygun inşa edelim. Bunu yaparsak daha güzellik katacak. Akıllı şehir uygulamasıyla da teknolojiyi insanlarımıza getirelim. Komşular şuan birbirlerini tanıyor mu, tanımıyor. Şu an çocuklar çocukluğunu yaşayamıyor. Sitenin ortasında bir oyun parkı varsa bu onlar için en büyük zenginlik.

‘TARİHİ ESERLER KATAR-TÜRKİYE İŞBİRLİĞİ İLE YIKILIP İNŞA EDİLECEK’: ”Yatay şehirleşmeye öncelik verdik. Süleymaniye’nin etrafı şu anda yenileniyor. Tarihi eserler vs. Katar-Türkiye-KİPTAŞ işbirliği ile yıkılıp aslına uygun şekilde inşa edilecek. Bitince bambaşka olacak. Halk ile birlikte yönetim de bir diğer adım. Karar alınacaksa onlarla birlikte alınacak. İsraftan çok çok uzakta tasarruflu bir belediyecilik. Rüşvet ve suiistimalle değil. Manifestodaki 11 başlık içinde uyguladıklarımız var uygulayamadıklarımız var maalesef. Biz belediyelerimize sürekli uyarılarda bulunmuşuzdur.”

MİLLET KIRAATHANELERİ YAPILIYOR: Millet bahçeleri bizim tuttu. AK Partili belediyeler hemen başladılar. Bahçenin köşesinde 250-1000 metrekare millet kıraathaneleri yapılıyor.Yatay şehirleşmeye öncelik verdik. Süleymaniye’nin etrafı şuanda yenileniyor. Tarihi eserler vs. Katar-Türkiye-KİPTAŞ işbirliği ile yıkılıp aslına uygun şekilde inşa edilecek. Bitince bambaşka olacak.Halk ile birlikte yönetim de bir diğer adım. Karar alınacaksa onlarla birlikte alınacak. İsraftan çok çok uzakta tasarruflu bir belediyecilik. Rüşvet ve suistimalle değil.Manifestodaki 11 başlık içinde uyguladıklarımız var uygulayamadıklarımız var maalesef. Biz belediyelerimize sürekli uyarılarda bulunmuşuzdur.Bu atık sular meselesi… Bu atık suların kesinlikle denize, deşarj edilmemesi noktasında çok çok büyük ikazlar yaptık. İzmir Körfez’de kokudan geçilmiyor. Bu kadar söylendiği halde… Kaç dönemdir burası CHP’de. Bu hassasiyet orada gösterilememiştir. Ulaşımda, sıkıntılar yaşadık, yaşıyoruz. İstanbul’da bu sıkıntılı ulaşımı toplu taşımacılığı öne çıkararak bunu hallettik. Kalanları da bu dönemde yapacağız.

‘MECBURUZ’ DİYORLAR: Bazı belediyeler, ‘mecburuz’ diyorlar. Bazı adımları rahatlıkla atabiliriz.Mesela Marmaray… Şu anda Marmaray milyonlarca insanı Üsküdar’dan Sirkeci’ye geçirmiştir. Zamanı en değerli şekilde kullanmalıyız.

3Ç VARDI: 1994 öncesi İstanbul malum yaşanır bir İstanbul değildi. 3Ç vardı; çöp, çukur, çamur. Bunlardan geçilmiyordu. Ben bot giyip Bağcılar’da filan seçim kampanyası yaptım. Güngören’de seçim çalışması yaptım. Yukarıda Esenler tüm oralar çukurdan çamurdan geçilmiyordu. Biz oradaki seçimlerde beş ilçeyi kazandık ve oralar süratle değişmeye başladı. Oralar o günün eseridir. Bu başarı bir şeye inanmanın başarısıdır. Büyükşehir Belediyesi olarak biz çöp dağlarını kaldırdık. 1 yıl içinde neticeye vardık. Habitattaki toplantısı yapıldığında dünyanın en temiz şehri olarak İstanbul girdi, biz bunu başardık. Bizim temel felsefemizde temizlik vardır.

Hava kirliliği felaketti. Geldiğimizde doğal gazın girdiği ev sayısı 50 bindi. Belediye Başkanılığını bıraktığımda 1 milyon 250 bin eve doğalgazı getirdik. Bu hava kirliliğinin azalmasını getirdi.

SUSUZLUK: Susuzluk… Çekilir gibi değildi. Bazıları küvetleri kullanıyordu. İSKİ o zamanlar tanker getiriyor, herkes kuyrukta. Sizler de arşivlerinize bakarsanız, o çamurların içinde o anneler bidonlarını doldururlar tekrar eve dönerlerdi. Böyle bir süreci yaşadık. Isranca’dan 140 km’den İstanbul’a su getirdik. Aynı şekilde 180 km’den de Ömerli’den getirdik. Boğaz’ın altından dev bir tünel yapalım dedik. Bunun içinden Renault araç ile, o zamanlar Veysel Bey İSKİ müdürü idi, onunla oradan geçtik. Bu suyu halledelim dedik, onu hallettik. Isranca, Melen bunların gelişi ile birlikte, 2040’a kadar İstanbul’un su sorunu kalmadı. Şimdi ise 2050’ye kadar İstanbul’un su sorunu giderildi.

Şu anda bunların hepsi büyük oranda aşıldı. Dalçıklarıyla, kavşak düzenlemeleri, raylı sistemleriyle, metrobüsleriyle… İETT’nin İkarus denilen otobüsleri vardı. Göreve geldim, reklama girecek belki ama, halkıma ben bunları yasaklıyorum ‘Mercedes alacağım’ dedim ve Mercedes otobüsleri aldık. Şu anda İETT’nin 6000 civarında bu otobüsleri var. Göreve geldiğimizde İDO’nun 40 tane deniz otobüsü vardı. Şimdi bu sayı fevkalade artmış vaziyette. Deniz taşımacılığı bu şekilde yürüyor. Yapılacak anlatılacak çok şey var. İstanbul artık modern bir şehir olmanın başlıklarını yakalamış vaziyette.Alışveriş merkezleri vs.’ler bunlarda tabi arz-talep meselesi. Bir diğer taraftan İstanbul otelleriyle vs. çok ciddi bir potansiyel oluşturuyor. Rezidanslar devreye girmiş durumda. Uluslararası kongrelerde bunlar İstanbul’un önemini arttırıyor.

HEPSİ HURDA!: Bu konu ile ilgili her şeyden önce, depremin sebepleri, sebep-netice ilişkisi açısından önemli. Kentsel dönüşüm neden gündemimize geldi? Biz kaçak yapılaşma ile devam edersek fatura çok çok ağır olur. Japonya’ya bakıyorsunuz 8.5-9 şiddetinde deprem oluyor, neticeye bakıyorsunuz. Zemin etütleri ona göre, inşaatlar ona göre yapılıyor. Bizde ise bakıyoruz kullanılan malzemeden, Kartal’da gördük, deniz kumundan tutun, inşaat demirlerine kadar, bunların hepsi hurda. Kullanılması gereken çimentosu falan bunlarda bu hassasiyet yok. 3 kat olması gereken yer 8 kat 10 kat olursa bunlar karşınıza bedel olarak gelir. TOKİ bu hassasiyetlerin içindedir. Tüm hassasiyetlere dikkat ediyor. Biz de bu konuda arkadaşlarımızı sıkıştırıyoruz. En ufak bir taviz, fire vermememiz lazım. TOKİ’yi biz para kazansın diye değil, şehirleşmede güveni, güzelliği yakalayalım diye kurduk. Benim vatandaşım da huzur için de buralarda yaşasın. Kentsel dönüşüm dediğimiz olay da bu. Ama vatandaşın da bize yardımcı olması lazım.

Erdoğan, anketlere güvenmediğini belirtti. Erdoğan tanzim satışlara ilişkin de, “Zincir marketler rahatsız oluyor” dedi.

(KAŞIKÇI CİNAYETİ) ‘BUNLAR DÜNYAYI ENAYİ ZANNEDİYOR’: Cumhurbaşkanı Erdoğan gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan İstanbul Başkonlosluğu’nda öldürülmesi hakkında ise, “Kasetleri herkese dinlettik. Burada ortak bir eylem var. Bu ortak eylemin talimatını veren kim? Bunun ortaya çıkması lazım. Hatta Dışişleri Bakanları. Şimdi görevden alındı. ‘Yerli işbirlikçi ile yapıldı’ dedi. Yahu bu nasıl iş ki, dışarıda nişanlısı bekliyor, Cemal Kaşıkçı arka kapıdan çıkıp gidiyor. Bunlar dünyayı enayi zannediyor. ‘Ben kesmeyi çok iyi bilirim’ diyen bir ahlâksız var orada. Adli Tıp’çıymış kendisi. Bunu Veliaht Prens bilmeyecek de kim bilecek? Talimat veren isim belli. ABD’den gelen heyet bile kararı adeta kendi aralarında vermiş konumunda. Ama konuşamıyorlar. BM’den gelenlere, CIA’den gelenlere bunları dinlettik. Biz ortadayız her şeyimizle bunu söylüyoruz. Şimdi Suudi Arabistan, Türkiye ile olan ilişkilerini farklı bir noktaya götürüyor. Her zaman bizi bir sözümüz var; Abdestinden şüphesi olmayanın, namazından şüphesi olmaz. Senin kendinden şüphen yoksa ne korkuyorsun? Açıkça çık ortaya. Sağa sola dolar, petrol dağıtmakla bu iş çözülmez” diye konuştu.

‘SİSİ İLE ASLA GÖRÜŞMEM’: Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Mısır Devlet Başkanı Sisi ile görüşür müsünüz?’ sorusuna ‘asla görüşmem’ dedi. Erdoğan, “Dünyada darbecilere karşı olduğunu söyleyenler, Mursi’yi darbe ile indiren Sisi’ye karşı koydular mı? Tam aksine kırmızı halılar ile karşıladılar. Bizdeki 15 Temmuz darbe girişiminin de bunlar arkasındaydı bu ülkeler. Mursi %52 oy ile gelmişti, indirdiler, faturayı farklı bir şekilde kestiler. Mursi arkadaşlarıyla cezaevindeler. Batı ülkeleri darbecileri desteklemeye devam ediyorlar. Bu bir defa insanlık suçudur. Sayısal olarak baktığımızda Sisi göreve geldikten sonra 42 kişiyi idam ettiler ve en son bu 9 genci idam ettiler. Bu yenilir yutulur bir şey değildir. Af Örgütü netice alamadı. Bizde cezaevinde olduklarında kıyameti koparıyorlar, halbuki bizde idam yok. 9 genç idam edildi. Batı’nın sesini duyuyor musunuz? Hele hele bir gencin ifadesi çok dokunaklı. Hakime söylüyor, ‘Eğer bana verilen elektrik, sana verilseydi Enver Sedat’ları sen çoktan idam ederdin’ diyor. “Bana verilen elektrik Mısır’ı 20 yıl aydınlatırdı” diyor. Şimdi şu gencin halini bir düşünün yahu. Bu genç bu şekilde idam ediliyor. Bu ne biçim işkencedir yahu. Böyle bir işkence yapılan insan ondan ne istersen konuşur. ’20 yıl Mısır’ı aydınlatır’ diyor. ‘Sana bu elektrik verilseydi nice Enver Sedat’ları aynı şekilde götürürdün.’ diyor.

Tayyip Erdoğan neden Sisi ile görüşmüyor diyenlere cevap veriyorum… Aracı olanlar oluyor, geliyor zaman zaman… Ben böyle bir kişiyle asla görüşmem. Her şeyden önce onun genel af ile içerideki tüm bu insanları serbest bırakması lazım. Serbest bırakmadığı sürece de biz Sisi ile görüşemeyiz. Görüşenler de tarihte farklı bir şekilde değerlendirilecektir. Mısır halkı bizim canımız ciğerimizdir, ama kendisi asla” ifadelerini kullandı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.