Her şey Yolunda giderse Newroz öncesi silah bırakma gelebilir
AK Partili Galip Ensarioğlu, kendi gözlemine göre her şeyin kurgulandığı gibi gitmesi halinde Newroz'dan önce Kandil'den silah bırakılmasına dair bir açıklama gelebileceğini söyledi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim 2024'te partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmayla başlayan 'süreç', DEM Parti heyetinin İmralı Adası'ndaki hapiste tutulan Abdullah Öcalan'la yaptığı görüşmeyle hareketlendi. DEM Parti, Öcalan görüşmesinden sonra AK Parti, MHP ve CHP'nin de aralarında olduğu siyasi partileri ziyarete başladı.
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu'na göre yeni süreç, bir 'evin içini tahkim etme' projesi. Kısa sürede sonuç alınabileceğini, 21 Mart'tan önce önemli açıklamalar yapılabileceğine işaret eden Ensarioğlu, 20 Kasım'da bir araya gelen Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel'in yaptığı görüşmeye dikkati çekti. Özel'in süreçle ilgili Kalın tarafından bilgilendirildiğini söyleyen Ensarioğlu, "Bu onların hakkı" dedi. CHP'li kaynaklardan yapılan açıklamada ise ne İbrahim Kalın'ın Özgür Özel'le yaptığı görüşmede ne de daha sonraki dönemde CHP'yle temas kurulduğunu söylediler.
Röportajın yayınlanmasının ardından Gazete Duvar'a konuşan CHP kurmayları, ne Özel'in MİT Başkanı Fidan'la görüşmesinde ne de daha sonraki dönemde, yeni süreçle ilgili herhangi bir temas kurulmadığını ifade ettiler.
Ensarioğlu'nun Gazete Duvar'ın sorularına yanıtları şöyle:
Siz yaklaşık bir buçuk sene evvel 'PKK bir daha asla muhatap alınamaz' dediniz. Ama gördük ki bizzat Cumhur İttifakı'nın ortağı Devlet Bahçeli 22 Ekim'deki konuşmasında Abdullah Öcalan'ı işaret etti. Doğal olarak örgüt de muhatap alınmış oldu. Bu çıkışı bekliyor muydunuz?
Bir buçuk yıl öncesinde yaptığımız mülakatta asla bir daha böyle bir şey olamaz demedim. Siz "Süreç buzdolabında mı, tekrar başlar mı?" diye sordunuz. Ben o süreç öldü demiştim. Süreç buzdolabında değil morgda demiştim. Ancak örgüt silah bırakırsa ve gereğini yaparsa ve samimi bir şekilde buna inandırırsa yeni bir şey kurgulanabilir demiştim. Bugün tam da bunu yaşıyoruz. Devlet, terörle mücadeleye en etkin bir şekilde her gün devam ediyor. Örgüt silah bırakmadı da devlet taviz mi verdi? Örgüt silah bıraktığını ilan edene kadar terörle mücadele en etkin şekilde devam edecek.
'TÜRKİYE'NİN EVİNİN İÇİNİ TAHKİM ETMESİ GEREKİYOR'
Yani, yaşadıklarımız önceki çözüm sürecinin devamı falan değil. Örgüt askeri olarak yenildi. Yurt içinde 3 bin silahlı gücü varken şimdi bu sayı 50'nin altına indi. Onlar da varlıklarını gizlenerek koruyabiliyor. Ancak mesele bunun dışında bir mesele. Ortadoğu'daki gelişmeler hızlı bir şekilde ilerliyor. Bu hızlı gelişme Türkiye için de bir risk oluşturuyor. Türkiye'nin Libya'da, Suriye'de, Irak'ta, Afrika'da, Kafkaslar'da, Balkanlar'da ve ön Asya'daki genişleme faaliyetleri, emperyalistleri rahatsız ediyor. Bu genişleme toprak genişlemesi anlamında değil. Türkiye dostluklarını ve etki alanını genişletiyor. Bu durumun yarattığı rahatsızlığa karşı, Türkiye'nin kendi evinin içini tahkim etmesi gerekiyor. Ama bu, riskler olmasa da Türkiye'nin yapması gereken bir şey. Türk, Kürt ve farklı tüm grupların içerideki ittifakın, içerideki kardeşliğin yeniden tesisi, Türkiye'nin hem hedeflerine ulaşmasında hem de riskleri bertaraf etmesinde büyük rol oynayacak. O yüzden böyle yeni bir şey kurgulandı.
'ANADİLDE EĞİTİM HAKKI KÜRTLERİN DEMOKRATİK TALEBİ'
40 yılı aşkın süredir silahlı mücadele veren bir örgütün, karşılıksız silah bırakacağına inanıyor musunuz?
Yasal düzenlemelerle ilgili bütün gereklilikler yerine getirildi. Anayasal düzeyde bir takım talepler konuşuluyor olabilir. Ama devlet asla taviz vermeyecek. PKK silah bırakacaksa, Türkiye'de silahın bir hak arama aracı olarak kullanılma meşruiyeti kalmadığındandır. Bir takım taleplerin demokrasi içinde, demokratik haklar temelinde çözülebileceği bir ortam ve iklim var. Mesela anadilde eğitim hakkı örgütün varlık sebebi değil. Bunun, Kürtlerin demokratik bir talebi olarak görülmesi lazım. Demokratik siyasette oturursunuz, konuşursunuz, birbirinizi ikna edersiniz. Yeni anayasada yerini bulur mu, bulmaz mı, bunlara bakarsınız.
'HERKES TÜRKTÜR LAFI TÜRKİYELİLİĞİ DEĞİL ETNİK KİMLİĞİ İFADE EDİYOR'
Bir de kimlik tartışması ve Türklük tanımı var. Buna ilişkin bir adım atılacak mı?
Baştan söylemek gerekir, anayasanın ilk dört maddesine ilişkin bir sorun yok. Vatandaşlık tanımıyla ilgili bir tartışma var. 'Anayasaya vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür' lafı bir üst kimliği, Türkiyeliliği değil etnik bir kimliği tarif ediyor. Bu bir tartışma konusudur. Birçok ülkede vatandaşlık tanımı yoktur. Siz bir kişiye kimlik vermişseniz vatandaş olarak kabul etmişseniz o vatandaştır. Vatandaşı bir de iki gözü iki kulağı iki eli olacak diye tarif etmeye gerek var mı? Bu tarifi bir de yanlış yapmaya gerek var mı? Yanlış anlaşılmasın; kimse Türklükten rahatsız değil. Rahatsız olsak beraber nasıl yaşayacağız? Kimse Türklükten falan rahatsız değil. Vatandaşlık tanımı daha rasyonel ve kapsayıcı olmalı.
'NEWROZ DEMEDİM AMA DAHA ÖNCE OLABİLİR'
Suriye'de sayısı onbinlerle ifade edilen bir silahlı güç var. Öcalan'ın yapacağı bir çağrı size göre orada da etkili olur mu?
Örgütün kurucu iradesinin, 'Artık gerek yok, silahı bırakın' demesi önemlidir.
Siz bir takvim verdiniz. 21 Mart'ta örgütün silah bırakacağını söylediniz...
Kesinlikle o laf benim ağzımdan çıkmadı. Kullanmadığım bir cümleyi bir gazeteci bir arkadaş yanımda sohbet ederken almış röportaj gibi yazmış. Halbuki röportaj da vermedim. Öyle bir cümle hiç kullanmadım. Ama süreç hızlı ilerliyor, ortaya bir irade konuldu. Ben Newroz demedim ama Newroz'dan önce de olabilir. Bilgiye dayanmıyor, bu benim süreci okumamla alakalı. Her şey kurgulandığı gibi, düşünüldüğü gibi ilerlerse...
'MİT BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL'İ BİLGİLENDİRİYOR'
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, DEM Parti'yle yapılan görüşmeden sonra, sürecin şeffaf yürütülmesi adına komisyon kurulmasını önerdi. Sizce böyle bir ihtiyaç var mı?
Süreç şu anda şeffaf yürüyor zaten. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir şeyi çürütmek istediğimizde, yapmak istemediğimizde komisyonlara havale ederiz. Bu süreç en üst perdeden yürüyor zaten. Ne demek komisyon? Özgür Özel de bu işi çürütmek için komisyon önerisinde bulunuyor. Bunu, sürece direkt karşı duramadığı için söylüyor. Öyle şey olur mu? Süreç yeterince şeffaftır. MİT Başkanı da bütün görüşmeleri kendisine tüm açıklığıyla ifade etti, ediyor, bilgilendiriyor.
MİT Başkanı süreçle ilgili Özgür Özel'e brifing mi veriyor?
Geçmişte bir görüşme oldu neticede. Türkiye'nin önündeki riskler ve fırsatların hepsinden söz edildi. Neticede, ana muhalefet partisi bu ülkenin demokrasisinin en önemli parçasıdır. Neye karşı çıkacaklarını, destek olacaklarını bilmeleri onların hakkıdır.
Kandil'de bir karargah var. Orası devlet tarafından muhatap alınacak mı?
Öcalan'ın yaptığı çağrı belirleyicidir. Onlar da bu çağrı çerçevesinde daha doğru bir karar verirler diye bekliyoruz.
'EN ÇOK BEDEL ÖDEYENLER MUTLU OLUR'
Yaşanan 40 yıllık çatışma sürecinde on binlerce insan mağdur oldu, silahlı unsurlar, siviller zarar gördü, hayatını kaybetti. Terörle mücadele eden insanların yakınlarının tepkisinden çekiniyor musunuz?
Bütün bu hassasiyetler, bütün bu duygusallıklar tabii ki gözetilecek. Ancak o gün bu vatana kast edenler için mücadele eden, canını veren, gazi olan, bacağını kaybedenler var ve Türkiye onlar sayesinde bir başarı elde etti. Türkiye terörden arındırıldı. Türkiye gelişecekse Türkiye artık kaynaklarını, zamanını ve insanını kaybetmeyecekse buna katkı sunacak bir yeni bir kurgu onları rahatsız etmez. Bu vatan için bedel ödemişler o insanlar. Bu vatan daha da büyürse, zenginleşirse, güzelleşirse onların ödediği bedel sayesindedir. Yeter ki bu doğru anlatılsın onlara, en çok onlar mutlu olur. Elbette muhakkak itirazlar olacaktır. Evet, iki taraftan da insanlar öldü. O zaman bunu kan davasına dönüştürüp bir yüz yıl daha, şimdiye kadar ölenin on misli insan ölsün mü diyeceğiz? Yoksa hiç kimse ölmesin, barış ve huzur içinde Türkiye'yi büyütelim mi diyeceğiz?