İzmir'deki 'Vicdan ve adalet nöbeti' ikinci gününde
Vicdan ve Adalet Nöbeti'nin İzmir durağı devam ediyor. Nöbetin barış annelerinin ziyaret etmesi bekleniyor.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Diyarbakır, İstanbul ve Van’ın ardından İzmir’e devrettiği Vicdan ve Adalet Nöbeti ikinci gününe girdi. Nöbetin ikinci gününde HDP Sözcüsü Osman Baydemir, açıklama yaptı. Baydemir “Vicdan ve Adalet Nöbetimizin 23. gününde temel amaçlarımızdan biri darbenin siyasi ayağını ortaya çıkarmaktır. Vicdan bunu gerektirir, adalet bunu gerektirir” dedi.
Baydemir’in açıklamalarından öne çıkan kısımlar şu şekilde;
DARBENİN SİYASİ AYAĞINA DAİR BİR ŞEY YOK: Darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçti. Darbe girişimini Allah’ın lütfu olarak görenler darbenin siyasi ayağı konunda hala dut yemiş bülbül gibiler. HDP olarak her yerde sorduğumuz sorular şu ana kadar yanıtsız kaldı. Sözüm ona bir komisyon kuruldu. Bu komisyon darbede rolü olan siyasi aktörlerin aklanması komisyonuna dönüştü. 1 yıl geçmesine rağmen yaygın medyada hemen her gün darbenin siyasi ayağına dair bir şey yok. Ya meclisteki sıvacı ya da pazarda sebze satan teyzeler alınıyor.
AKP ADI KİRLENMİŞ BİR SİYASİ HAREKETTİR: AKP artık darbeyle ilişkilenmiş, darbeyle adı kirlenmiş bir siyasi harekettir. AKP kuruluş felsefesindeki bütün değerlerine düşmanlık yapan bir siyasi harekettir. Hukukun üstünlüğü, adalet, yoksullukla mücadele, demokrasi onlar açısından tehlike. Hani OHAL’i kaldırmakla övünüyordunuz. Bırakın OHAL’i kaldırmayı Kürt coğrafyasını sıkıyönetimle yönetiyorlar. Türkiye’nin batı yakasını OHAL cenderesine almışlar.
GÜL’ÜN TESPİTİ DOĞRU BEKLENTİSİ YANLIŞ: AKP demokratik değerleri kendisine düşmanlık olarak görüyor. Lakin AKP ve mevcut yönetim anlayışına ‘kuruluş felsefesine geri dön’ çağrısı, ‘hukukun üstünlüğüne geri dön’ çağrısı olabildiğince naiftir. Gerçekten faşizmin şu andaki zulmüne ortak olmak istemiyorsanız faşizme karşı sizin de sesinizi yükseltmeniz lazım. Abdullah Gül dün AKP’nin kuruluş değerlerinden uzaklaştığı ve demokrasi değerlerine dönmesi çağrısında bulundu. Bu tespit doğru ama gerçekleşmesi beklentisi yanlıştır. Çünkü AKP’nin şu anki yönetimi varlığını savaşa ve muhalefetin susturulmasına endekslemiştir.
10 bin yıllık bir tarihi miras, kültürel miras, insanlığın hazinesi; bir kaç müteahhitin zenginleşmesi pahasına Ilısu Barajı’na kurban edildi. Ilısu Barajı’nın ekonomik ömrü 60 yıldan fazla değildir. Oysa 12 bin yıllık tarihin beşiği Hasankeyf dinamitlerle yıkılıyor. Hasankeyf’te patlattığın dinamitlerle Taliban’ın yaptığı arasında ne fark var. Hasankeyf’te yaptığınla IŞİD’in Palmira saldırısı arasında ne fark var. Kirlendiniz, benzeştiniz, iflas ettiniz.
AYM’NİN TUTUMU YARGI TARİHİNE GEÇECEK: Demitaş’ın, Eş Genel Başkanımızın şu anda tutuklu bulunduğu dosya bir hukuksuzluktur. Demirtaş’ı tutuklatan iddiadan dolayı dokunulmazlığı kalkmamıştır. Demirtaş, yargılanmasının önünün açılmadığı bir dosyadan rehin tutulmaktadır. Bir kez daha dosya Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Niçin 6-7 Ekim Kobani olaylarıyla birleştirilmesi için. Bu hukuksuzluk dayatmasıdır. AYM üyelerine çağrıda bulunuyorum: Geciken adalet adalet değildir. Adaletin gecikmesinde sizin de rolünüz vardır. Bir yüksek mahkeme kimden korkar, çekinir de kararını açıklamaz, kendi içtihadına sahip çıkamaz. Bugün bu ülkede faşizm kurumsallaşma sürecinde. Yargının tarihi yazıldığında bu gecikme de yazılacaktır. Ama hiç şüpheniz olasın Demirtaş, Yüksekdağ, milletvekillerimiz özgür kalacak, bu zulmü uygulayanlar toplum karşısında mahkum olacaklar. Şehirleri yıkanlar, yakanlar, gencecik çocukları ölüme gönderenler mahkum olacaktır
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.