Abdurrahman Aşkan
B.A.Ş.
Biz çok okumuş, çok bilen, ezberleyen ama uygulamada eksik kalan, yetmeyen, boşver diyen bir düşüncenin üzerine oturmuşuz. Sabah akşam komşu hakları nutkuyla hava atarız.
Komşu: İnsana en yakın dost, acil durumların ilacı, yangınların ilk itfaiyecisi, hastamızın ilk tabibi, heyelanın, selin, zelzelenin kısacası tüm afetlerin ilk koşanı, koşulanıdır. Der dururuz. İşimize geldikçe…
Asker Kışladan, Alaydan, Tuğaydan çıksın, çarşı pazar canlansın, esnafımız nefes alsın nakaratlarını dizeriz. Dizeriz ama halk olarak maaşımızla ilk soluğu B.A.Ş. ve benzeri devasa alış veriş merkezlerinde veya internet üzeri sitelerde alırız. Paramız yetmeyince, bir şey unut(l)unca, gece aniden misafir çat kapı vurunca, kredi kartlarımız işlevsiz kalınca köy bakkalı, mahalle dükkânı, komşu- akraba marketine uğrar aybaşına veresiyeye yaz deriz. Ve sırt veririz. Bir sonra ki acil durumda da “aaa unutmuşum borcumuzun olduğundan bunu da ekle sonra hepsini toplu öderiz”... Kimine peşin, kimine borç koşarız.
Kapısına vardığımız, ticarethanesine uğradığımız esnafımız; borç veremem, veresiyeye yazamam demez diyemez. Neden mi? Çünkü!
1-Akrabasıdır
2-Komşusudur
3-Dostudur
4-Canıdır, cananıdır
5- Ekmeğini bölüştüğü, kapısını açtığı, anahtarını teslim ettiği, emanette şüphesi olmadığıdır…
Dükkânını boşalttığımız, yeri geldiğinde kendisinden nakit aldığımız ama iş buluncaya, koyun kuzu satıncaya, elimize bir yerden para geçinceye kadar sırt verdiğimiz yâda aradan aylar yıllar geçtiği halde hatırlayamadığımız halde…
Bize sabreden; akrabam, komşum, müşterim dardadır, ödeme zorluğu var düşüncesiyle bir gün olsun çocuklarımıza, misafirlerimize karşı; kırılmamamız, üzülmememiz, ezilmememiz için toptancısına borcunu başkasından borç alarak sabır, şükür, tevekkülle teselli olunan esnafımızı unuttuk.
Hele bir B.A.Ş. harfleriyle hitap edilen mağazalar zincirinin ödeme tarihi geçsin. Bakalım telefonumuza kaç “ödememeniz durumunda...” mesajı gelecek.
Cebimiz doluyken gece gündüz ayrılmadığımız bu büyük alış veriş okyanusuna cüzdanımız, kredi kartımız, boşalınca da bir varalım bakalım bir ekmek değil bir sakız bile verecekler mi?
Bir de köy bakkalının, mahalle dükkânının bahçesine, bir komşu veya akraba marketine… Bakalım ekmek kayıtlıdır paran yoksa veremem İstanbul Ankara yöneticilerimden izin almam lazım diyecekler mi? “İnsani sevgimiz sadece alış veriş yapılana kadardır.” diyecekler mi?
Hakkâri ve Hakkâri halkına hiçbir yatırımı, faydası olmayan, alın terimizi alıp farklı yerlere yatırım yapanların arkasında koşmaktansa bize bugün, yarın el uzata(n)cak hastamıza geçmiş olsun, taziyemize katılan, komşu, akraba düğünlerinde damat ve gelinimize maddi manevi desteğini esirgemeyen halk(esnaf)ımızın ellerinden tutalım. Komşu hakları, akraba hakları ezberlemeyelim. Uygulayalım, farkındalık yaratalım…
Selam ve dua ile…