Abdurrahman Aşkan

Abdurrahman Aşkan

BİR EZAN BİR SELA ARASI!

Her duyulduğunda yeniden dirilmeyi, ayağa kalmayı, secdeye kapılmayı, zikre dalmayı hatırlatan, içe huzur, gönle ferah veren… Dünyada 14 asırdır susmayan, bir yer(meridyen)den bitmeden, yanı başında ki meridyenden yankılanmaya başlayan tek sestir EZAN. Kamet yaratanın huzuruna hazırlanmaya, dünya ve dünyalıklardan arınıp, şeytan ve şeytani vesveselerden uzaklaşıp, imamın Allah-u Ekber tekmiliyle, “sana geldim Ya Rab” diye haykırmaktır. Sala ise dünya teşrif edenlerin sımsıkıya sıkılmış, giderken de bomboş açık avuçlarıyla adeta bizlere “dünyaya ait ne getirdim ne götürdüm” der.

İşte dünyaya halife olarak gönderilen insanoğlunun ömrü; ezan ve sala arası vakit, zaman, mesafe, an kadardır.

Bir âlemden (anne karnından) bir âleme (yeryüzüne) geçerken, yeni doğan her çocuk İslam fıtratı üzerinde gözlerini dünyaya açar ve her mümin bebeğinin sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okur. Daha sonra yavrucağız kademe kademe dünya hayatı üzerinde bir yaşam sürmeye başlar. Bebeklik, çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık gibi merdivenlerin son basamaklarını çıkarken, bazen daha bebeklik, gençlik, olgunluk dönemlerinin başlarında ya da sonlarında misafiri olduğumuz dünyadan, ebedi sonsuz aleme, gerçek evimize göç ederken ardımızda okunan saladır. Ezan ile sala arası ömür.    

Bir ezan ve sala arasında mekik dokuyan, dokuyacak bir hayatı, en güzeliyle ebedi ve sonsuz bir hayata, âleme hazırlamak, hazırlanmak, her vakit hazır olmak, ölüm ve ölümün gerçekleriyle yüzleşmek, dünyanın; sadece ebedi âlem(ahiret) hayatı için bir imtihan ve sınav yeri olduğunu unutmamak.

İlacı, çaresi, engellenmesine, ertelenmesine hiçbir şekilde müdahale edilmeyen, edilmeyecek ölüm gerçeğini unutmayalım, hatırımızdan çıkartmayalım ki! Tüm duruşlarımızda, amellerimizde, söz ve davranışlarımızda hak ve hakikat tek hedefimiz olsun.    

       Dün; anne babamız, bugün; komşumuz, akrabamız, birazdan yada yarın biz!

 

          Ölümü ne güzel anlatıyor şair

    Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber...

    Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?

    Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!

    Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!

 

   Kapı kapı, yolun son kapısı ölümse;

   Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse!

   O demde ki, perdeler kalkar, perdeler iner,

   Azrail’e hoş geldin, diyebilmek de hüner...

 

  O dem çocuklar gibi sevinçten zıplar mısın?

  Toprağın altındaki saklambaçta var mısın?

  Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var;

  Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var!

 

  Ufka bakarlar; ölüm uzakta mı uzakta...

  Ve tabut bekler, suya inmek için kızakta...

  Sultan olmak dilersen, tacı, sorgucu, unut!

  Zafer araban senin, gıcırtılı bir tabut!    N.Fazıl Kısakürek

                          Selam ve dua…

ekran-alintisi-078.png

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
1 Yorum