Sonbahar renklerinin her tonunun doğayı süslediği, cömertçe seyrimize sunduğu Zap Vadisinde ilerliyorum.  Son günlerde yoğun şekilde yağan yağmurlardan gürleşen Zap Nehri yarı bulanık bir şekilde vadinin derinliklerinde coşkuyla akıyor.

Dünyanın en uzun ve en güzel kanyonlarından biri olan Zap Vadisi, küçük düzlüklerinde yaşamın önemli kalıntılarını taşıyor. Kasım ayının bol yağmurlu bir gününde vadiden ilerliyorum. Zaman zaman durup fotoğraf çekiyorum. Vadi boyunca ilerlerken ara ara yağmur duruyor. Bu da benim için fırsat diyor kendimi hemen muhteşem doğanın içine atıyorum. Görsel bir şov izliyorum. Bütün bu güzellikleri olabildiğince fotoğraflıyorum.

Yaklaşık iki saat sonra Çukurca’nın Narlı köyüne vardım. Narlı köyü meyve ve ekin çeşitliliği ile bölgenin bereket kapısıdır. Narlıda ana caddeden değil, köy içerisindeki yoldan, renkli yaprakların hışıltıları arasında yolculuk yapıyorum. Tabi adım başı durarak fotoğraf çekmekten kendimi alamıyorum.

Çukurca da güzel yürekler bekliyor beni. Çukurca’nın ilk ve tek radyosu olan “Çukurca Fm”e konuk olacağım ve bölgemiz ile ilgili sohbetler edeceğiz.

Evet güzel yürekler bekliyor beni. Katılacağım programın yapımcısı ve sunucusu eğitimci, dağ yürekli dostum” Vasfi”. Çukurca insanının bütün özelliklerini taşıyan ağır duruşu, bir o kadar da sempatik hali ile…

Yoğun yağmur altında Çukurca’ya varıyorum. Beni Vasfi Mirahmetoğlu karşılıyor. Kıs bir çay sohbetinden sonra İlçe kaymakamının bizi beklediğini söylüyor;

Makamdayız. Genç, heyecanlı, idealist, çalışkan ve yürekli bir yönetici Temel Ayça. Her dönem böylesine cevval bir yöneticinin bu bölgede görev yapması gerektiğini savunmuşumdur.

Çukurca radyosunu kurucusu, Çukurca Raftin sporunun ana unsuru, Çukurca da birçok önemli projeye imza atmış, sürekli toplum yararına yeni projeler üreten, sürekli halk ile iç içe, sosyal yaşamın daha üst seviyelere ulaşması için büyük gayretler gösteren bir Kaymakam.

Samimi bir ortamda Çukurca ve yapılacaklar üzerine tatlı bir sohbet havası devam ediyor. Kaymakam, yaptıklarından çok, daha da yapılacaklardan bahsediyor. Anladık ki doğru yerde, doğru kişi ile doğru adımlar atılıyor.

 Radyoya geçmek üzere vedalaşıyoruz. Yağmur altında  Çukurca çarşısından stüdyoya gidiyoruz. Bizi kapıda Mutlu karşılıyor.

“Mutlu,” ismi ile müsemma, Gülerken yüzünden mutluluklar akan bir güzellik. Samimi bir o kadar da heyecanlı bir karşılama. Ardından “Sipel” geliyor. Zap Nehrinin hırçın dalgalarından yükselen beyaz köpüklerden türemiş ve isminin anlamını net bir şekilde yansıtan, su yüzlü Sipel. Hoşgeldiniz.

Çukurca dayım. Tarihler boyu şiirlere, öykülere, efsanelere konu olmuş muhteşem doğası ile Çukurca. Doğa ile bütünleşen, şekillenen insanının yürekliliği ise her hallerini sergileyen insanlık timsali küçük, şirin bir kent.

Tanışma sohbetimiz sıcak, kaçak çay eşliğinde devam ediyor. Bir ara yağmur durur. Böylesine güzel sohbetten ayrılmak, son bahar renkleri ile buluşmak istediğimi söyledim. Fotoğraf çekmek istiyorum.

Yücel eşlik etmek istediğini söyledi. Önceden de tanımış olduğum yücel, genç, İdealist ve çalışkan bir kardeşimiz. Birlikte yeniden, Cennetten bir köşe olan Narlı köyüne geliyoruz.

Bolca fotoğraf…

Yayın saati gelip çattı. Artık bu güzel yürekli insanlarla Çukurca’ ya dair ne varsa, Çukurca’nın Renkleri’nin yansıtabileceğimiz güzel bir sohbet başlar…