Gelecek Parti Genel Başkanı eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesaplarından yayınladığı 'Davutoğlu ile Samimi Cesur Gelecek' programında açıklamalarda bulundu. 

"Erdoğan'ın iktidarını zayıflatmak isteseydim Başbakanlığı bırakmaz, AK Parti'de kriz çıkarırdım" diyen Davutoğlu, "Bizim oy oranımızın yüzde 1-2 olduğunu iddia edenler bizi tanımıyorlar" ifadesini kullandı.

Ayrıca Davutoğlu, başbakanlığı döneminde hiçbir gazeteciye baskıda bulunmadığını söylerken "Aranarak baskı altına alındığını iddia edebilecek tek bir gazeteci varsa çıkıp söylesin" dedi.

Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

"Başbakanlık dönemimde basına hiçbir müdahalede bulunmadım. Benim veya arkadaşlarım tarafından aranarak baskı altına alındığını iddia edebilecek tek bir gazeteci varsa çıkıp söylesin.

"Türkiye, Suriye iç savaşında sicili en temiz ülkedir"
Türkiye, on yıldır süren Suriye iç savaşında sicili en temiz ülkedir. Suriye'de çok sayıda insan Türkiye'ye güvenerek İdlib'e geldi. Türkiye, Suriye mevzusunda soğukkanlı olmalıdır. Diplomaside dikkatli konuşmak gerekiyor. Türkiye (Allah rahmet eylesin) şehitlerimizin hesabını sormalı. Diplomatik retoriğin de sahadaki mücadeleyle orantılı olması gerek .

Siyasetin ancak ahlakla, ilkelerle değer kazandığına inanan biri olarak Siyasi Ahlak Yasası ve İmar Yasası'nda ısrar ettim. Yolsuzluğa, rüşvete karşı mücadele verdim. Bazı arkadaşlarımız karşımızda durdular.

"Tüm olumsuzlukları bana yüklemeye çalıştılar"
Başbakanlık dönemim için tüm olumsuzlukları bana yüklemeye çalıştılar. Ben doğru işleri yapabildiğim zaman oradaydım, doğru işleri yapamadığım zaman ayrıldım.

Arkadaşlarımın beni cesaretimden dolayı tebrik etmelerine çok üzüldüm. Demokrasilerde parti kurmak cesaret işi olmamalı, vizyon işi olmalı. Alternatiflerin çıkmasından korkmamak lazım, alternatifin olmamasından korkmak lazım.

Komşusu açken tok yatan bizden değildir Hadis'ini hep söyleriz ya, vatandaşı açken tok yatan devlet adamı da bizden değildir.

"TÜİK rakamlarıyla oynayarak ekonominin iyi gittiğini iddia ediyorlar"
Genç işsizlik yüzde 25, ortalama gelir asgari ücrete doğru geriledi, istihdam artmıyor. Bu tablo sürdürülemez, başarı görüntüleriyle örtülemez. Bu insanların feryadına kulak vermek lazım.

TÜİK rakamlarıyla oynayarak ekonominin çok iyi gittiğini iddia ediyorlar. Tapuların neredeyse fermanla el değiştirdiği bir dönemde, güvenin olmadığı bir Türkiye'de ekonomi düzelmez.

Bir adaletsizliğe yol açılmışsa, bu adaletsizliğin maliyeti ekonomik maliyetten daha ağırdır. Devlet halkına bir söz verdiğinde bunu tutmalıdır. EYT mağdurları taleplerinde haklıdır. EYT konusu partimizin gündemindedir. Yakın zamanda bununla ilgili bir raporu kamuoyuna açıklayacağız

Müteahhitleri çağırıp, ben size karşı değilim fakat böyle devam ederse iki sene üç sene sonra yaptığınız binalarla baş başa kalacaksınız dedim. Çünkü üretime ayırılması gereken kaynak, inşaata kayıyordu.

Geleceğimizi teminat altına almak isterken bir kişiye güven duygusuyla hareket etmeyelim. Benim teminatıma bakmayın, kimsenin teminatına bakmayın. İlkelere, kurumsallaşmanın teminatına bakın.

"Eğer Erdoğan'ın iktidarını zayıflatmak isteseydim..."
Eğer iddia edildiği gibi benim meselem Erdoğan'ın iktidarını zayıflatmak olsaydı Başbakanlığı bırakmaz, AK Parti'de kriz çıkarırdım. Bana yapılan muamele de her türlü karşı çıkmayı da hak ediyordu. Ama Türkiye'nin istikbalini düşünerek bunu yapmadım.

Bizim oy oranımızın yüzde 1-2 olduğunu iddia edenler bizi tanımıyorlar.

İnandığım doğrular için terketmeyeceğim makam, terketmeyeceğim hiçbir şey yoktur. Bizden diktatör çıkmaz. Bunun garantisi ilkeleri net konmuş, kurumsal çerçevesi belli tedbirlerimizdir. Biz demokratik bir geleceği inşa etmek için yola çıktık."