Darya Kızılboğa

Darya Kızılboğa

NAFAKA HAKKINA DOKUNMA !

Evlilik iki kişinin karşılıklı anlaşarak aynı evi paylaşarak birlikte bir hayat kurmasıdır. Bazen çiftlerin planladığı gibi olur bazen de asla düşünmedikleri gibi. İlk durumda evlilikler devam eder ancak ikincisinde boşanma ile sonuçlanabiliyor.

Genel olarak baktığımızda özellikle ülkemizde ki söylemler ‘yuvayı dişi kuş yapar, iç işleri bakanı kadındır ( ev için kullanılan tabir), kadın evin direğidir, aileyi kadın ayakta tutar’ gibidir. Çocuğu olan kadınlar ise tamamen çocuğa odaklı yaşamak zorunda kalıyor.

Kadının iş hayatından uzakta kalması, çocuğun ve evin bakımının üstlenmesi gibi oldukça zor bir görev ‘verilmiştir’. Ve ne yazık ki ev kadınları emeği sömürülen, ne maaşı olan ne de sosyal güvencesi olan bireyler haline gelir. Emek sömürüsüne maruz kalanlardır kadınlar.

Aile içi fiziksel, psikolojik şiddete maruz kalarak, ayrılmak istediğinde tehditlerle karşı karşıya kalan ve ne yazık ki ölümle sonuçlanan vakalar var. Evlendiğinde bireyselliği elinden alınan kadınlarımız var. 

çocukların bakımını üstelenip, ev işlerini yapan ve asla izni olmayan, belli bir ‘çalışma’ saati olmayan ancak buna karşın dayak yiyip, sindirilen kadınlarımız var. Ve sayısı azımsanamayacak derecede çok.

Sokakta, evinde, iş yerinde her yerde yaşama alanı kısıtlanan kadınlardan bahsediyoruz. Kahkasından, giyimine, yürümesinden yaşadığı hayata kadar şekillendirilmek istenen kadınlar ‘erk sistem’ ile mücadele veriyor. Sahi neydi kadın, erkekler için yaşayıp, çocuk doğurmak evlere kapatılmak için var olan ‘insan’ mıdır. Kadın haklarını savunurken her şeyden evvel insan hakları çerçevesinde mücadelemizi veririz. Kadının insan olduğunu hatırlatmak için. Kadın hakları, kadınları erkeklerden veya herhangi bir canlıdan üstte bir yere koymaz.

Nafaka konusu ise son günlerin en büyük problemi. Nerden çıktı, nasıl oldu, nasıl olurda ülkenin en büyük gündemlerinden birine dönüşür kaygıyla izliyoruz. Evlilikle birlikte iş hayatından soyutlanan kadınların yoksulluk nafakası alması neden böyle büyük bir sorun haline geldi. Sanıyoruz ki orta da büyük bir yanlış anlaşılma var. Süresiz nafaka hakkının aslında süreli olduğunu bilmediğimiz için mi sesler bu kadar yükseliyor.

 Türk Medeni Kanununda yasa aynen şu şekildedir;

Madde 175- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.

Nafaka sadece kadınlara değil ekonomik gücü daha düşük olan erkeklere de bağlanabilir. Uygulamada genellikle nafaka alan tarafın kadın olmasının nedeni toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde aranmalıdır.Kadınların erkeklerle eşit eğitim ve istihdam olanaklarına ve eşit maaşa erişiminin olmaması onları ekonomik olarak dezavantajlı kılıyor. Bu sebeple nafaka hakkından genellikle kadınlar yararlanıyor. Fakat tarafların malî durumlarının değiştiği hâllerde nafaka miktarının artırılması veya azaltılmasına karar verilebiliyor. Buna ek olarak, kadının iş bulması, yoksulluk durumunun ortadan kalkması durumunda ya da yeniden evlenmesi ile nafaka kaldırılabiliyor.

TÜİK 2018 verilerine göre kadınların işgücüne katılım oranları yüzde 34,2 istihdam oranı ise yüzde 29,4. Bu oranların erkekler için nasıl olduğuna bakmak fiili eşitsizliği ortaya çıkarıyor: İşgücü katılım oranı yüzde 72,7, istihdam oranı ise yüzde 65,7. İşgücüne dahil olmayan 15 yaş üstü kadın nüfus yaklaşık 20 milyon.

Bu kadınların 11 milyonu iş gücüne dahil olmamasının nedenini ev işleri ile açıklıyor. Kadınları ev işleri ve çocuk, yaşlı ve hasta bakımından sorumlu olarak gören yaygın toplumsal kanaatler nedeniyle bu işler hane halkı tarafından eşit paylaşılmıyor. Eşit maaş uygulamasının olmaması sebebi ile çalışan kadınların maaşları az olup, eğer çocuk varsa kadının maaşı daha çok bakıcıya aktarılmış oluyor.

Kadınlar, Nafaka Hakkı Kadın Platformu’nun hazırladığı nafaka hakkının değiştirilmemesi veya geri alınmaması gerektiğinin altını çizdikleri bir metin yayınladılar.

Çağrı metni özetle şöyle:

“Nafaka yerine kadının iş bulup çalışması ya da nafakanın devlet tarafından ödenmesi talep edilmektedir. Oysa ki, TÜİK 2018 verilerine göre Türkiye’de kadınların istihdam oranı yalnızca % 29’dur ve bu rakam gerçekte çok daha düşüktür.

“Eğitim ve istihdam konusunda erkeklerle eşitsiz durumda olan kadınlardan asıl olarak ev kadını ve anne olmaları istenmektedir. ‘Ev kadını’ olarak evlilik yaşamı boyunca eş, çocuk, hasta ve yaşlıların bakımı ile uğraşmak durumunda bırakılan bu kadınlardan, boşandıkları anda mucizevi bir şekilde geçinmelerine yetecek ücretlerde işler bulmaları beklenmektedir. Devletin ücretsiz, kaliteli ve güvenilir kreş hizmetleri sağlamadığı koşullarda, çocuklara kimin bakacağından, bakıcının ya da kreşin ücretini kimin ödeyeceğinden kimse söz etmemektedir.”

Sizler de imza kampanyasına destek olabilir, mevcut kanunların takibinin dahi yapılmadığı bu düzenle, kadınlara iş bulacağını söyleyen önerinin uygulanabilirliğine güvenimiz olmadığını hatırlatabilirsiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Yorumlarınız editör onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır. Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Yapılan yorumlardan yazarları sorumludur. Kurumumuz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
2 Yorum