Hacı Tansu
RENG-Î HAKKARİ
Folklorik yaşamın en büyük öznelerinden biridir halaylar. Sevinçlerini, hüzünlerini, kavgalarını, günlük yaşamlarını, kahramanlıklarını halaylarla dile getiren bir toplum kültürel olgunluğun en zirvelerine ulaşmış bir toplumdur.
Hakkari, bu özellikleri yaşamının her alanında gösteren ve bunu bir kültür haline getiren köklü bir geçmişe sahiptir.
Heyran dê rabe biçîne kêriyan
Keprokan çêken şaxên Neri’yan
Qifla ser memkan veken tilîyan
Dizelerinde anlatıldığı gibi Hakkari Miri’nin oğlu Cembeli’nin aşkı uğruna yaşadıkları ve sevdiğine kavuşma düğünlerini Berçelan yaylasında yapılacağı, gibi.
Hoy memo, mem ebasî ebasî
Jaro dilo Mem’o dayik korebî ne nîyasi
Hoy hoy memo
Day korebî rim lêda.
Dizelerinde dört yıllık askerlik yaşamından sonra bir gece vakti evine ulaşan Mem, (Memet) eşine hasretle sarılırken, onu tanımayan annesinin hançer darbeleri ile can vermesi,gibi.
Hespê Begzade hey lê hey Lê lê
Kimêd, kimêde hey lo yewmane.
Zînî bi sedan, liğav bi zêde
Mîrê me girtin bedla ber spêde
Kahramanlık destanında dile getirldiği ve savaşa gidenlerin, dengbejler eşliğinde savaş şarkıları ile uğurlanmaları, gibi;
Bunun en bariz örneğini Hakkari Belediyesi Kültür Merkezi bünyesinde düzenlenen “Müzik ve Sanat” gösterisinde gördük. Düzenlenen gösteride farklı yaşlarda 85 kişi sahne aldı. Her saniyesi dolu dolu geçen programın, Şıvan ile Berivan’ın (Çoban ve Süt sağan genç kız) ilanı aşk sahnesi gibi çarpıcı an’ları da az değildi.
Büyük keyifle izlediğimiz program, müzik ve sanat gösterisinden çok, farklı kültürlerin yoğrulduğu, aslında iç içe yaşanılmasında yol gösteren destekler olduğu zaman nelerin ortaya çıkabileceğini gösterdi.
Keyifli pandumin gösterisi ile başlayan program birbirinden güzel solo şarkılar takip etti. Toplumumuzun kültürünün ana temelarından biri olan Erbane, (Def) genç kızların parmakları ile dile geldi.
Tamamı genç kadınlardan oluşan Erban grubunun müzik ziyafeti programın başından sonuna kadar etkisini his ettirdi.
Kültürlerin kaynaşması dedik! Hakkari gençlerinin müziğe ve sanata olan yeteneklerini her hali ile gördük.
Bir Ege’li kadar güzel “zeybek” oynayan, bir Akdeniz’li estetiğinde “teke yöresi”ni oynayan kadın erkek Hakkari gençleri bu oyunları ile göz doldurdular.
Ancak insanın genlerinde olan folklorik yaşamın en güzel örneğini yaşayarak göstermek, elbetteki başka bir lezzet veriyor izleyicilere.
Hakkari kültürünün birkaç öznesini sahnede görmek ve bunun üzerine kurgulanan mizansenin oldukça başarılı olduğunu gördük
Sahnenin her köşesi titizlikle kullanılmış, Yün eğiren kızlar, el değirmeni ile buğday öğüten kadınlar, bulgur döven erkekler, tırpanla ot biçme sahnesi, berivanların rengarenk elbiseleri ile koyun sağma merasiminini canlandırılmasına kadar oldukça başarılı ve keyif vericiydi.
Çobanın Berivana ilanı aşk sahnesi sonrasında hoy şere ( tarafların kavgası) oyununda tam bir Hakkari yaşamı sergilendi. Tarafların kavgalarında araya giren kadınlar, yaşanan böyle hadiselerin nasıl tatlı sonuçlarla son bulduğunu gösterdi. Bu da Hakkari toplumunun kadına verdiği değerin önemli bir göstergesidir.
Rogramın sonunna doğru kadın ve erkeklerden oluşan 24 kişinin düzenlemeli halay ekibi, aslında işin başından sonuna kadar olan özverili, gönüllü, disiplinli bir çalışmanın ürünün ne kadar kaliteli olduğunu gösterdi.
Şel û Şepi ve Kıras ile Fistanlarla renk cümbüşü halinde halay ekibinin üstün performansı göz doldurdu. Ancak sadece halay ekibindeki kadınların giydiği “Kıras Fistan”ların hepsinin aynı renk (tek tip) olmaları istenen görselliği sergilemezse de, verilen emeğin ne kadar kıymetli olduğunu ortaya koyuyordu. Lakin Hakkari kültüründe “kıras fistan”lar farklı renklerde olur.
Böylesi bir çalışmayı oluşturmak, Pandumin, solo şarkılar, erbane gösterisi, dengbejlerin şarkıları, zeybek ve teke oyunlarını, düzenlemeli Hakkari yöresi folklorik yaşam nesneleri ile birleştirip farklı figürlerle süslenmiş halayla sonlandırmak kolay olmasa gerek.
Halkın yoğun ilgi gösterdiği programın sergilendiği salonun yetersizliği dikkat çekti. Onlarca kişinin ara koridorlarda ayakta izlediği ve yüzlerce kişinin dışarda kalması ise, aslında Hakkari’nin bir sanat galerisi, gösteri merkezi ve konferans salonuna ihtiyacının olduğunu bir kez daha gösterdi.
Bu çalışmaların provalarını zaman zaman izleme şansım oldu. İşin başında olan Belediye Kültür Müdürü Ayhan Tunç beyefendinin tatlı-sert, babacan tavırları, ottuz kişilik eğitmen ekibinin özverisi ve görev alan yüze yakın kişinin emekleri sonucunda istendiği zaman “Anadolu Ateşi” kalitesinde bir gösterinin yapılabileceğini gösterdi.
Lakin uluslararsı üne ulaşan, başında Hakkari’li Mustafa Erdoğan’nın bulunduğu “Anadolu Ateşi”nin çıkış noktasının Hakkari olduğunu onutmamak gerek…
Sayın Ayhan Tunç ve bütün ekibini kutluyorum.
30.12.2017
Hacı Tansu