Yeni bir 'İstihdam kalkanı' paketi geliyor
İstanbul’da ekonomist ve gazetecilerin katıldığı bir toplantı düzenleyen Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, istihdamın korunmasına yönelik bir paket üzerinde çalışıldığını açıkladı.
“Yeni sistemin getirdiği güçlü ve hızlı karar alma fonksiyonunun da katkısıyla, gelişmiş ülkelere ve diğerlerine kıyasla Türkiye birçok anlamda pozitif ayrışarak 3 aylık bir dönemi geride bıraktı. Sağlık ve ekonomik anlamda ortaya koyduğumuz sahadaki aksiyon planları ve adımları birçok ülkeye kıyasla kararları hızlı ve güçlüydü. Bunun meyvelerini topladık. Toplamaya da devam ediyoruz.”
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak dün İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde basın mensupları ve ekonomistlerle bir araya geldiği toplantıyı bu sözlerle açtı. ‘Evde kal’ çağrılarının yapıldığı, üretimin, tüketimin bazı günlerde durma noktasına geldiği ucu açık, belirsiz bir süreci geride bıraktıktan sonra normalleşmenin ilk günlerinde Albayrak, hem üç aylık süreci değerlendirdi hem de önümüzdeki günlere ilişkin ekonomi penceresinden önemli ipuçları verdi.
İstihdam kalkanı geliyor
Yaklaşık 50 ekonomist ve gazetecinin maskeleriyle katıldığı toplantının ana gündemi koranavirüs ve etkileri olsa da toplantıya damgasını vuran açıklama ‘istihdam kalkanı’ oldu.
Paydaşlarla ve iş dünyasıyla görüştüklerine dikkat çeken Albayrak, normalleşme süreciyle istihdam konusunun çok daha öne çıkacağını şu sözlerle vurguladı:
“Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız çok geniş kapsamlı ciddi bir paket hazırlığı içerisinde. Bizler de koordinasyon ve destek noktasında birlikte elimizden geldiğince katkıda bulunuyoruz. Bu manada belki ‘İstikrar Kalkanı’ndan sonra normalleşmeyle birlikte ‘İstihdam Kalkanı’ diyebileceğimiz bir paketle inşallah bir hazırlık içerisinde. Piyasalara bu anlamda bir rahatlama sağlayacak bir çalışma yürütüyoruz. Tüm paydaşların bu manada inisiyatif aldığı, destek verdiği, kamu olarak bizim bu çerçevede bir resim ortaya koyacağımız bir çalışma. Mart, nisan ve mayıs ayının yıkıcı etkilerini ciddi anlamda minimize edecek bir 3 ayı tecrübe ettik. Hayatın normalleşmesiyle birlikte özellikle bu anlamda mikro düzeyde detaylı bir çalışma yürütüyoruz. Pakette bunlara temas edecek detaylar da olacak. Önümüzdeki günlerde, bu ay içerisinde inşallah gelişmelere şahit olacağız.”
Albayrak, detaylarını vermedi ama sözlerinden çıkarabileceğimiz işten çıkartmalar bir tarafa, işe alımların da destekleneceği önemli bir paket geliyor. Toplantı sırasında ‘bütçe önceliğimiz değil’ diyen Albayrak’ın açıklamalarından bu ay açıklanacak paketle, kamunun istihdamın korunması için önemli fedakarlıklarda bulunacağını tahmin etmek yanlış olmaz. Pandemi sürecinden zarar gören işverenin, istihdam yükümlülükleri anlamında desteklenmesi sadece vatandaşların işini korumasını sağlamayacak. Aynı zamanda üretimin azalmamasına, buna paralel tüketimin de tekrar eski canlılığına ulaşmasına da önemli destek olacak.
Son olarak belirtmeliyim ki vergi affı, ertelemesi ya da yapılandırması çok sık konuşulan bir konu. Bu konu dünkü toplantıda da birkaç kez soruldu. Her defasında Bakan Albayrak’ın sözleri netti: “Vergi affı gibi algılanabilecek konulara olumlu ve sıcak bakmıyorum. Ama yapılandırma noktasında farklı destekler ve düzenlemeler yaptık. Vergi affı gibi algılanmayacak konularda bir sıkıntı görmüyorum. Salgının hangi sektörlere hangi alanlarda ne kadar etkisi var veya yok. Dataya ve sahip olduğumuz bilgiye bakarak, adım atmamız daha rasyonel ve gerçekçi. Yakından takip ediyoruz. Şu anda bu çerçevede somut bir şey olduğunu söyleyemem. Bu ikinci çeyreğin etkileriyle veya tüm ekonomik ve iktisadi faaliyetteki etkilerin sonuçlarını gördükten sonra bazı alanlarda daha somut yorum yapabilirim. Ama bu çerçevede bir gelişme yok.”
“Ben döviz talebi yoğunluğu görmüyorum. Bu manada geçtiğimiz 6 aylık süreçte, döviz talebiyle ilgili 2018 ve 2019’a kıyasla çok yoğun bir baskı olduğunu düşünmüyorum. Son birkaç aydır dünyada yaşanan süreçten kaynaklı altın talebi arttı, doğru. Dünyanın her yerinde olduğu gibi arttı. Yakından izleyenler iyi bilir son haftalardaki normalleşme, küresel normalleşme, emtia fiyatlarındaki normalleşme altına olan talebin yavaş yavaş bu döngü içerisinde gidip geleceğini düşünüyorum. Normalleşme sürecine bağlı olarak reel sektörün tüm üretim kapasitesi ve potansiyeli çerçevesinde Türkiye’yi ayrıştıracak önemli hususlardan birisi mevduat faizleri, faizler düşecek. Uzun yıllar sonra ilk defa TL-döviz makasını daralttık. Buna dayalı düşen maliyetler, faizlerle birlikte reel kurun çok daha fazla potansiyel alanının genişlediği ve dolarizasyon riskinin tersi yönünde ciddi bir sürece giriyoruz. Faizler ile kurda, enflasyonda istikrarlı dönemin devam etmesi sürecinden taviz vermeyeceğiz.”
Bakan Albayrak, enflasyonla ilgili olarak, “Enflasyonda yıl sonu için yüzde 8.5’lik hedef halihazırda hâlâ gerçekleşebilir diye düşünüyorum. Gerek Merkez Bankası olsun gerek bizim araştırma birimindeki arkadaşlarımızın raporları olsun temmuzla birlikte bu trendin aşağı yönlü olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Rusya’nın yanı sıra Çin, Güney Kore, Malezya, Hindistan ve Japonya ile yerel parayla ticaret konusunda çalışma yürütülüyor. Çalışmalar her ülkeyle şeffaf bir şekilde devam ediyor. Türkiye, bu alanda adımları atarak küresel ticaretteki gücünü arttıracak. Merkez Bankası çok yoğun bir iletişim ve müzakere yürütüyor yerel parayla ticaret konusunda. Biz de destek veriyoruz. Bunlar çok yoğun teknik çalışmaların, uzun zamandır devam eden çalışmaların ardından hızlandırdığımız bir süreç. Hızlandık çünkü dünyanın değiştiği dönemde bu da böyle olmak zorunda. Bahsettiğimiz ülkeler başta olmak üzere bu altyapının Türkiye ayağıyla ilgili bayağı mesafe kat ettik. Bu noktada bir denge oluşması için karşılıklı adımları atacağız, gerekiyorsa tek taraflı adımlar atacağız.”
“Salgın süreci bittiğinde ve geriye dönüp bakılınca ‘dünyanın üzerinden tır geçmiş’ ve ‘Türkiye’ye ise motosiklet veya bir parçası çarpmış’ gibi bir durum görülüyor. Türkiye, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı çok rahat başarabilecek kapasite ve potansiyele sahip. Biz bu çizdiğimiz resmi ne kadar disiplinli ve güçlü uygularsak, dış konjonktür de bize az ve ya çok minimum negatif veya maksimum pozitif etki yaparsa bu süreç o kadar kısalır veya uzar. Ama ne kadar kısalır veya uzarsa biz bunu uygularsak çok rahat o hedefe ulaşırız. En ufak şüphem yok. Ben dünya için ne kadar karamsarsam Türkiye için de o kadar ümit varım.”
“Mali disiplin bizim her zaman kırmızı çizgimiz oldu. Bugün geldiğimiz noktada olağanüstü bir dönemden geçerken bütçe açığı performansı önceliklerimiz arasında değil. Sadece 1.5-2 ayda Amerika’da 40 milyonun üzerinde işsiz kaldığı, dünyada bu kadar büyük küçülmelerin konuşulduğu bir ortamda bütçe önceliğimiz en ön sıralarda değil. Önceliğimiz, istikrarı, istihdamı muhafaza etmek. Hükümetlerimizin mali disiplin noktasında ortaya koyduğu performans ile Türkiye’nin borçluluk düzeyinin çok ama çok alt düzeyde olmasından kaynaklı getirdiği konfor alanından hareketle, bu yıl önceliklerimiz saydığım hususlar olacak.”
“Hep bunu ifade ediyorum Türkiye ‘muz cumhuriyeti’ değil. Olmamalı, olamaz da, buna izin vermemiz lazım. Türkiye bu ekonomik güvenlik alt yapısını korumak durumunda. Birçok ülke gibi işte buna yönelik atılan adımlar, olağan üstü dönemlere yönelik olağanüstü adımları vurgulamak lazım. Piyasayla kavga ederek değil, piyasayla kötü olarak değil piyasanın yeni normalini doğru bir şekilde okuyarak, saygı duyarak, kazan kazan ilişkisini buna yönelik kurmak lazım. Türkiye iyiye yönelik değişime devam edecek ve bu modeli güçlendirmeye yönelik adımları atmaya devam edecek.”
“Türkiye, ticarette dış müdahalelere karşı bağışıklık kazandı. Pek çok ülke birbirini kaşıyor. O ülkeyi bu kaşıyor, bu ülkeyi o kaşıyor. O ülkeyi, bu ülkeyi kaşıyor da beni kaşımıyor mu yani? Beni de kaşıyor kaç senedir ama eskisi kadar kolay kaşınıp uyuz olan bir Türkiye yok. Öyle hemen kaşındığı zaman Türkiye uyuz oluyordu. Hepimiz artık vücut refleksi olarak tecrübe kazandık. Hangi ilaçları sürmemiz gerektiğini biliyoruz artık. Güçlü bir devlet var artık.”
“Geçmiş dönemin refleksleri ve alışkanlıkları bitti . 2 yıldır yaşadığımız birçok hususta farklı bir yaklaşım sergilediğimiz için birilerini üzüyoruz. ‘Bir türlü batmadı bu ülke’, ‘bir türlü IMF’ye anahtarı teslim etmedi’, ‘Bir türlü şunu yapamadı’ gibi söylemler oldu. Kusura bakmayın bu yaklaşım değişecek. Birileri bunları çok sık dillendirmeye devam edecek ama başarısız olmaya, kaybetmeye devam edecekler.”
“Kamu bankalarının son açıkladığı kredi paketi konuttan otomotive, mobilyadan beyaz eşya ve turizme kadar ekonominin birçok alanını kapsıyor. Veriler güncellendikçe paylaşacağım ama ötelenen bir talebin olduğunu destekleyecek rakamlar olduğunu görüyoruz. Sadece konut tarafı 2 günde 15 bini geçmişti. Paketler mümkün olduğunca yerli üretimi destekleyecek şekilde hazırlandı. Bu paket kapsamındaki paydaşlardan herhangi biri bunu fırsata çevirmeye çalışırsa, çok net bir şekilde tavır koyacağız. Devir fırsatçılık yapma devri değil. Bu noktada da cezalandırmalar, kampanyadan çıkarmalar olabilir, bununla ilgili tavır alacağız.”
“Bugün gelinen noktada dünya tarihinin en önemli salgını dediğimiz ve bu salgın tecrübe etmediğimiz şekilde iktisadi faaliyetin her alanında... ‘Great recession’ diye tabir edilen geçmişten bugüne yaşanan 1929 buhranı ve 2008 krizlerinin ardından bu 3’üncüsüne akademik olarak ‘great cessation’ denilmeye başlandı. Daralma, küçülme falan değil, duruş deniliyor. Hiçbir şekilde tecrübe edilmeyen bir noktadayız. İnsanların sokağa çıkıp, bir şey bile tüketemediği bir döneme girdik. Türkiye olarak biz bundan minimum etkilenmek için yeni sistemin getirdiği güçlü ve hızlı karar alma fonksiyonunun da katkısıyla, gelişmiş ülkelere ve diğerlerine kıyasla Türkiye birçok anlamda pozitif ayrışarak 3 aylık bir dönemi geride bıraktı.”
“Bütün paydaşlarıyla çok yoğun kafa yoran müthiş bir ekibimiz var. İnsan kaynağı olarak Ankara bürokrasisinde belki en kaliteli insan kaynağına sahip olan bir bakanlık adına konuşuyorum. Tüm alanlarıyla her senaryoya detaylı çalışan bir ekip var. Dolayısıyla her senaryonun gerçekleşme ihtimalleri de dahil hazırlıklı olmamız lazım. Peki hazırlıklı mıyız? Hazırlıklıyız. Son haftalarda dünyanın birçok büyük tedarik ve üretim noktasındaki büyük kurumlarla çok ciddi görüşmeler yapmaya hali hazırda başladık. Bunları zaman içinde kademe kademe yürüteceğiz. Türkiye’de üretim, yatırım konusunda somut işler yapıyoruz. Bu süreci daha uçuşların bile başlamadığı bir dönemde başlattık. Bizim özgüvenli duruşumuzu perçinleyen gelişmelerden sadece bir tanesi bu.”
“İkinci çeyrekte de dünyadaki ülkelere bakacağız ve inşallah dünyadaki daralma ne çerçevede olacaksa, Türkiye olarak bu sıralamada birçok ülkeye kıyasla daha olumlu bir netice alacak. Üçüncü ve dördüncü çeyreklerle birlikte bu yılı büyüme anlamında olumlu kapatacağımızı düşünüyoruz. İktisadi faaliyetin normalleşme sürecinde ekonominin tüm paydaşlarını kuşatacak şekilde finansal sistem ve mimarinin güçlü altyapısını daha da güçlendirecek, finansal güvenliği de içerecek adımlarla yolumuza devam edeceğiz. Bu manada attığımız ve atacağımız birçok adım var.”