Bugünkü yazımda, sizleri ciddi bir konuya davet etmek istedim. Bunu yapmaya zorunlu hissettim kendimi. Konu, kısa anlatması uzun sürer niteliği taşıdığı için, ben de yoğun anlatma üslubunu seçtim.
İnsanın görünen bir de görünmeyen bir dünya ile kuşatıldığını artık hepimiz biliyoruz. Görünen zaten üzerinde yaşadığımız yer küre. Görünmeyen dünya ise, buna çağlar boyunca çeşitli isimler verildi: Astral dünya, Gayb Alemi, Öte Alem, İç Alem, Ahiret gibi manalar yüklendi. İsmi değişse de varlığı ve konumu değişmedi.
Her birimizin var ettiği düşsel, hayalsel, ilhamsal, sözsel, yazısal, çizgisel, düşünsel, fikirsel, hareketsel, resimsel bir takım ifade tarzları var. Bunların her biri bizim görünmeyen dünyamızda şekil alıyor ve orada çakılı kalıyor. Kısaca doğduğumuz andan nefesi verene kadar geçen her dakika yarattığımız tüm oluşumlar bizim görünmeyen dünyamızda mevcut. Ve bizi her yönden kuşatmış durumda. Tabiri caizse, görünmeyen dünyamız epeyce kalabalık.
Her insanın yarattığı bu kendi gerçeği, aslında dünyanın da bir gerçeği olmakta. Dünyamızın görünmeyen dünyası da oldukça yoğun bir enerji ile kuşatılmış.
Neden?
Çünkü: Her insan, hem kendi görünmeyen dünyasına, hem de dünyanın görünmeyen bu enerji yoğunluğuna sürekli katkıda bulunuyor.
Bu yüzden hiç kimse:
Bu dünyadan ölerek dahi olsa kurtulamıyor.
Dünya yaşamından kurtulmak, kendi yaşamını sonlandırmak ve kaçmak gibi girişimler, dünyamızın görünmeyen dünyasında sıkışıp kalmayı da beraberinde getiriyor. Yani ne isek, ne yapıyorsak, ne yapmışsak, ne planlamışsak, ne düşünmüşsek, ne yaratmışsak, nasıl şekil vermişsek, ne hayallemişsek, ne söylemişsek aynen devam ediyoruz yolculuğa.
Kısaca, kaçmak ve kurtulmak için yapılan her eylemin sonucu, bir sıkışma, bir darlıktır.
Dünya ve bağlı olduğu yoğun enerji alanı, bir betonarme gibi, ruhlarımızın bu dünyaya olan bağlantılarını kapsamış adeta bir hapishane görevi yapmakta. Sanki dünyanın etrafını kaplayan görünmeyende bir çember gibi. Ya dünyada bedenleniyoruz, ya da dünyadan ayrılarak dünyanın görünmeyen yoğun atmosferinde bedenleniyoruz. Bu bir döngü ve dünyadaki işimizi tamamlayana kadar da devam edecek gibi görünüyor.
Dünyayı çevreleyen bu görünmeyen yoğun enerji çemberini aşıp çıkmak ve ruhumuzun dünyasal kısmının, aslına dönmesi için yapılacak tüm çabalar nafile.
İşler, dünyada tamam olacak. Mana ve Maddeyi henüz nefes alırken tamamlamak ve bir etmekten başka çıkış noktası yok. Tekrar söyleyelim ki, bu dünyadan ölerek kurtulmak gibi bir şansımız yok.
Kısaca, dünyaya gelmeyi isteyerek, dünyanın hali hazırdaki mevcut görünmeyen plânına gömülüyoruz. Ve oradan çıkış da, ancak dünyada henüz yaşarken bulunacak, keşf edilecek bir sır.
(Devam Edecek)