Abdurrahman Aşkan
İŞKUR KAPATILSIN
Bireyi yıkan israftır, toplumu çökerten savurganlıktır, devleti tepe taklak eden; yarınları hayal etmeyen gününü gün eden düşüncelerdir, fikirlerdir, hayallerdir...
Hepimizin ağzında sakız olup dolaşan, çene ve damak arasında şutlanan ve en son dille kendisini dışarıda bulan tek sözcük İŞSİZLİK kelimesidir.
Üretmeden tüketen bir toplum olduk. Getirmeden sofrayı hazır bulan olduk. Pişirmeden yemeğe oturan olduk. Babanın biriktirdiği bolluğu görüp, tembel evlat misali sırt üstü uzananlar olduk. Alın teri dökmeden bereketin yağacağını, tüketmeyle zengin olduğumuzu, zengin kalacağımızı zannettik...
Başlığı olan içi doldurulamayan veya kısa vadede doldurulmaya çalışılan İŞ(SİZ)KUR kapatılsın, ÜRETİMKUR açılsın…
İŞKUR’a en son alınan 700 kişi ve daha önce alınan ve bundan sonrada alınacak daha nice gençlerin, atik, çevik, enerji dolu hevesleri olan, hayalleri, güçleri zirve yapan bugüne ve yarınlara üreten, üretecek gençlerimizi tüketimin tam orta sahasına oturtmuşuz. Sakın ha! Kıpırdama; eninde sonunda top sana gelir misali. Bekle yorulma, eziyet çekme, alın teri dökme, önümüzde yine alımlar var…
Genç nüfusu yüksek olan ülkemizin topraklarında yetişen delikanlılarımızın önlerine serdiğimiz pısırıklığı, tembelliği, hazıra konmayı, elini kolunu bağlamayı sonlandıralım. Kendi ayakları üzerinde durmayı, çabalamayı, öz güvenlerini kazanmayı öğrenelim...
İşkur(maları) için gönderilen ödemeleri; eli iş tutan, aklı fikir üreten, gücü yerinde gençlerin devlet kurumlarında ellerinde paspas veya çay getirip götürmekten enerji ve zamanlarını tüketmekten başka verimi olmayan bu genç makinalara… Altı ay değil, daimi kalıcı ortamlar sağlayalım, hayalleri, gayeleri, idealleri, evlilikleri olsun. Nasıl mı?
Sadece altı ay İŞKUR elaman almayacak. Gelen ödenekler bir havuzda toplanacak. Ardında Hakkâri merkezi bir noktada hayvansal ve doğal ürünleri (et, sucuk, süt, yoğurt, peynir, tereyağı, ayran, yumurta, bal, ceviz, menengiç…)toplayan, işleyen, paketleyen, satışa sunan ve içinde onlarda gencin çalışacağı bir fabrika kurulacak. Kendi köyünde kendi arazisinde, kendi memleketinde hayvancılığı geliştirmek ve yaymak için İŞKUR’da istihdam edilip bir paspas, bir çay sonrası güzel gençliğinin vaktini ve ücretini okey salonlarında tüketenler yerine; genç çiftçi kardeşlerimizin ürettiği ürünleri ellerinde bırakmayarak alma taaddüdünde bulunacak… Kısacası tüketimde kullanılan ödemeler, üretimde kullanacak. Hem köylerden şehre göç önlenecek, hem şehirden köylere göç başlayacak, hem tüketim yerine üretime geçilecek, hem yüzlerce aile geçinecek, hem halk kazanacak, hem devlet kazanacak.
Bu da mı olmadı? Bu kanları kaynayan gençlere masaları temizlemekle zaman tüketmeyelim. Koltuklarımıza yapışmayalım. Yarınımıza üretim olacak bu kadroyla dağlarımıza uyum sağlayan fidanlarla donatalım, çıplak bırakmayalım… Yeter ki kıpırdayalım ki! Peygamber Efendimizin cami yolunda boş oturan adamı geçip, dönerken bir çubukla toprağı karıştıran adam misali bizlere selam verilsin.
İstihdam adı altında köylerde üretimin bel kemiği olan genç çiftçi kardeşlerimize kısa vadeli iş verip üretmekten soğutan, tüketime yönlendirme düşüncesi bu halkın gençlerine ve geleceklerine en büyük darbedir… Az da olsa daimi sabır, şükür, kanaat ve tevekkül, , zayıfta olsa daima Ağaç diken yaşlı adam ve padişah hikâyesi misali üretim, üretim üretim…
Selam ve dua ile…