Sen Gençsin ve Senden Çok şey Bekliyorlar. Çünkü Sana Umutlarını Yüklediler, Sana Yapamadıklarını Yapman için Sorumluluk Hissetmeni İstediler. Sana Kendi Geçmişlerini Yükleyip, Gelecektekilerin Yarını Olmanı İstediler. Anı yaşamana Müsade Etmediler Anı Iskaladığını Unutarak. Belki Bıraksalardı O anda Yarınların Temelini atacaktın. Oysa onlar hep kısa yoldan kazanmanı beklediler. Senin onların gözünde kaybetmek olan ama yanlış olan bir yolu daha elediğini, kazanmak için bir seçenek daha elediğini unuttular. Yarıştığın yarışmada Edison’un ampulü 999 denemeden sonra bulduğunu ve Edison’un 999 deneme için ampulü bulmamda 999 yolu eledim dediğini belki de hiç bilmiyorlardı. Kendi eksik yanlarını hep yarım bıraktıklarını, sonra yaparım dediklerini, daha zamanı var diye ertelediklerini yüklediler. Omzuna ve biriken anılarına an’lar ördüler.
Kendilerinde bıraktıkları eksik yanlarını sana yüklediler bilinçsizce ve Seni hep kıyasladılar bir başkasıyla, hep onu sana örnek gösterdiler bir olduğunuzu. Sizleri aynı yapmaya çalıştılar Senin biricik olan özelliklerini önemsemeyerek. Oysa E.FRANKL ne güzel söylemişti; hiçbir insan ve hiçbir kader bir başka insanla ya da kaderle kıyaslanamaz. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; dünyada kişinin en kötü şartlarda bile yaşamanı sürdürmesine, hayatın bir anlamı olduğu duygusu kadar hiçbir şey yardımcı olamaz. İnsanın gerçekte ihtiyaç duyduğu şey, gerilimsiz bir durum değil, daha çok uğrunda çaba göstermeye değer bir hedef. Özgürce seçilen bir amaç için uğraşmak ve mücadele etmektir. Sana kendi yapamadıklarını yüklemeseler veya şans tanısalar, seni yapmak istediklerinle birlikte destekleseler Sen;
21 yaşında Fatih gibi nice İstanbul’u feth edeceksin. 18’nde milletvekili olup, birkaç yıl sonra milletine faydalı daha nice güzel makamlara geleceksin.
Ve seni destekleseler;
Rakipleşmenin değil, Yardımlaşmanın,
Büyüklenmenin Değil, Tevazunun,
Sevginin, Saygının
Barışın, Huzurun,
Dikleşmeden Dik Durmanın
Elif gibi dimdik ayakta kalmanın sembolü olacaksın.